Tepkisel Bağlanma Bozukluğu ve Ayrılık Kaygısı
Anne ile bebek
arasındaki bağ doğumdan itibaren başlayıp erişkinlik döneminde birçok süreci
(iş, sosyal
ilişkiler, eğitim vs.) etkileyen önemli bir unsurdur. Bebeğin
ihtiyacı duyduğu anlarda annesinin desteğini görüyor olması ona karşı güven
oluşturmaktaktadır. Acı çektiğinde ya da acıktığında tepkisini ağlayarak ifade
eden çocuk, bu şekilde anneye bir yardım çağrısında bulunmaktadır. Bu şekilde
anne bebek arasında oluşan bağ bireylerin psikososyal gelişimini
etkilemektedir. Annenin bebeğiyle kurduğu bağ güven çerçevesi içerisinde
olmadığında özellikte 3 yaş ve sonrası dönemlerde çocuk bunu protesto etmeye
başlayacak ve anneden uzaklaşmayı seçecektir. Bağlanmanın sağlıklı bir biçimde
sağlanamadığı durumlarda çocuk kendi kendine yetmeye çalışacaktır. Bu yüzden
çocuk kendi kabuğuna çekilmeyi seçip kendisini terk edilmiş ve yalnız
hissedebilmektedir. Özellikle 2-7. ay arasında anne-bebek arasındaki bağlanma
sağlıklı bir şekilde tamamlanmadığında iki türde bağlanma bozukluğu kendini
gösterebilir: Tepkisel Bağlanma Bozukluğu ve Ayrılık Kaygısı Bozukluğu.
Tepkisel
Bağlanma Bozukluğu
Tepkisel bağlanma
bozukluğu 5 yaş öncesi dönemlerde kendisini göstermektedir. Annenin çocuğuna
yeterli ilgiyi ve desteği gösterememesinden dolayı çocuklar buna yönelik
reaksiyonlar sergileyebilmektedir. Ebeveynleri tarafından istismar edilen ve
ihmal edilen çocuklarda görülme sıklığı daha fazladır. Bununla birlikte annenin
psikolojik ve duygusal sağlığı da bu durumu etkileyen faktörler arasında
sayılabilir. Örneğin annede görülebilecek özgüven problemi, istenmeyen gebelik,
doğum sonrası depresyonu, erken yaşta çocuk sahibi olma gibi durumlar bu
bozukluğu tetikleyebilecek niteliktedir.
Tepkisel bağlanma
bozukluğunu olan çocuklarda aşağıdaki özellikler gözlenebilir:
- Sosyal beceri yoksunluğu, içekapanıklık
- Dürtü kontrolü zayıflığı, olaylara ani tepkiler verme
- Kurallara itaat etmeme
- Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kuramama, mantıksal çıkarımlar yapamama
- Hayvanlara zarar verme eğilimi
- Şiddet, kan, ateş ve ölüme ilgi gösterme
- Dikkat dağınıklığı
- Dil gelişimi ile ilgili problemler ve konuşma bozuklukları
- Empati kurma becerisi yoksunluğu
- Yalan söyleme ve hırsızlık yapma eğilimi
- Göz teması kuramama
- Akranlarına ya da çevresine saldırgan davranışlar gösterme eğilimi
Tepkisel bağlanma
bozukluğunu iki türde incelenmektedir.
Ketlenmiş
tip:
Bu tipteki çocuklar annelerine arasında güven oluşturabilecek bir bağ
kuramadıkları için diğer insanlarla da aynı ilişki içerisinde olabileceklerini
düşünürler. Bu çocuklarda sosyal ortamda görülebilen tutarsız davranışlar,
içekapanıklık ve uzaklaşma görülebilir. Kendisine ilgi ve şefkat gösteren
kişilere saldırgan ya da aşırı tepkili yaklaşabilirler ve duygusal karşılık
veremeyebilirler.
Ketlenmemiş
tip:
Bu tipteki çocuklarda ayrım gözetmeksizin bağ kurma durumu görülebilir. Sevgi,
ilgi ve şefkat görebilecekleri herkesle bağ kurabilirler. Bu yüzden
büyüklerinin yanında sevgi ve ilgi ihtiyacı göstermek adına gerileme davranışı
sergileyebilirler.
Ayrılık
Kaygısı Bozukluğu
Ayrılık kaygısı
bozukluğu çocukluk döneminde yaygın olarak görülebilen bir bozukluktur. 18
yaşına kadar sürebilen bu bozukluğun belirtileri şunlardır:
Özellikle ayrılık
kaygısı bozukluğu görülen çocuklar için okul dönemi kritik bir önem taşır.
Özellikle okul ortamında görülebilecek olumsuz durumlar (öğretmenin tutumu
gibi), ayrılık kaygısını tetikleyebilmektedir. Ayrıca aşırı korumacı ve
denetleyici ebeveyn tutumu da ayrılık kaygısını arttırabilmektedir.
- Anneden her ayrıldığında ya da ayrılma ihtimali söz konusu duyduğunda çocuğun aşırı kaygı, öfke ve sıkıntı hissetmesi
- Bağlandığı kişilerin başına kötü bir şey geleceği, bir kaza geçireceklerini ya da hastalanacaklarını düşünerek çocuğun kaygı duyması
- Odada tek başına kalamama ve gece tek başına uyuyamama, bununla ilişkili olarak gece korkularının olması
- Kaybolma ve kaçırılma korkusu
- Tek başına bir yere gitme korkusu ve direnci
- Sosyal ortamlara dahil olamama
- Okula gitmek istememe. Okula gideceği zaman hasta olduğundan yakınma
- Kaynak: http://www.danino.com.tr Psikolog Feyza Bayraktar