Girne Amerikan Koleji 28 Mart 2014
tarihinde Cuma günü sınıf gözlemi yaptım. Sınıf gözlemi boyunca sınıfın birçok
eksikliklerini ve artılarını gördüm.
Sınıf gözlemini anlatırken ilk olarak
sınıfın yapısı hakkında konuşmak istiyorum. Sınıfa ilk girdiğimde gözüme
çarpan, sınıfın küçüklüğü oldu. Bu kadar küçük bir sınıfta öğretmen her çocukla
ilgilenebilirdi.
Sınıfta birçok pano vardı. Bu panolarda
ise sınıfın kuralları ve belli derslerden seçmeler vardı. Sınıfta büyük bir
tahta ve küçük bir adet çöp kutusu ve yaklaşık on iki adet sıra bulunuyor.
Sınıfın duvarları beyaz renge boyalı. Bu
da sınıfa ferahlık katıp; sınıfın daha geniş görünmesini sağlıyor. Sınıfın
camından dışarıya bakınca kocaman bir ağaç gözüküyor. Ağaç yeşil renkte olduğu
için öğrencilere huzur veriyor ve sınıf içinde daha sakin zaman geçirmelerini
sağlıyor. Sınıfın tek camı olduğu için havalandırma açısından sorun yaşanıyor.
Öğrencilerde bu sorunu önlemek için sınıfın kapısını açıyordu.
Sınıfı
bu kadar anlattıktan sonra sınıfın içinde yaşayan öğrencilerden bahsetmek
istiyorum. “Yaşıyor” dememin sebebi ise öğrencilerin burada haftanın beş günü
yedişer saat olmak üzere toplamda otuz beş saat geçirmeleri.
Sınıfın
küçük olması ister istemez, öğretmenle öğrenciler arasında iletişimi
kuvvetlendiriyor. Öğrenciler istedikleri zaman öğretmene ulaşabiliyorlar.
Sınıfın mevcudunu hiçbir zaman tam olarak görmedim ama büyük ihtimalle on kişiden
oluştuğunu düşünüyorum.
Öğrenciler
derse katılıyor, merak ettikleri soruları soruyor ve dersi etkili biçimde
dinlemeye çalışıyorlar. Tabi ki öğrencilerinde dersten sıkıldıkları zaman
oluyor. Bu zamanlarda öğretmenle iletişime geçip biraz da olsa kendilerini derse
motive etmek için uğraşıyorlar.
Sınıfın
derse tam sınıf mevcudu olarak girme konusunda sıkıntıları var. Haftada iki gün
olmak üzere üç hafta derslerine gözlemci olarak girdim fakat hiç tam
olduklarını görmedim.
Sınıfta
bir öğrencimiz özel gereksinime (Down Sendromu) ihtiyaç duyuyor. Öğrencilerimiz
özel gereksinimli sınıf arkadaşlarına sürekli güler yüz gösteriyor. Ona sorular
sorarak eğlenceli vakit geçiriyorlar. Özel gereksinimli öğrencimiz ile sınıf
çok güzel bir şekilde kaynaştırılmış. Mesela öğrenciler bahçeye basketbol
oynamaya gidiyor. Hem oyunlarını oynuyorlar hem de özel gereksinimli
arkadaşlarıyla ilgileniyorlar.
Sınıfta
iki öğrencimiz sınıf tekrarı yapıyor. Bunu da on iki kişiye genellersek %20
oranına yakın bir başarısızlık oranına sahip oluyoruz. Bu öğrencilerin
ebeveynleri, öğrencilerimizi vakıf lisesine derslerinde başarılı olsun diye
gönderiyorlar. Bir an önce bu
başarısızlığın nedenlerini bulup hızlı bir şekilde çözümlemek gerekiyor.
“Derslerinde
başarısız olan öğrencilerin başarısızlık nedenleri ne?” diye
sorarsak bence bunun nedeni derse
gerektiği kadar odaklanamıyorlar. İlk önce basketbol oynamayı seven öğrencimizi
anlatmak istiyorum. Bu öğrenci derslere sürekli devam ediyor fakat hiçbir derste not aldığı defter bir yanında
bulunmuyor. Bu durum öğretmenimizin gözünden kaçmıyor fakat çok müsemma
gösteriyor. Öğrenci de bu yüzden defterini getirme ve not alma gereği duymuyor.
Bana göre burada öğretmenin yapması gereken öğrenciye bu kadar müsemmadan sonra
ceza vermeli. Ceza nasıl olabilir diye düşünürsek; bu cezanın eğitici olması
gerekiyor. Bu konuyla ilgili eğitici ceza denince aklıma o öğrenciye defterini
getirmediği için her ders bir sonraki konuyu anlatmasını isteyebiliriz ve
öğrencinin anlattığı konulardan sorumlusunuz diyebiliriz.
Bir
diğer öğrencimizin göze en çok çarpan özelliği ise iletişim kurmasındaki
rahatlığı. Bu öğrenciyi en ön sıraya oturtup, arkasına da sınıfın çalışkan
öğrencilerini oturtmak öğrencimiz için en iyi yapabileceğimiz çözümlerden bir
tanesidir. Bu öğrenciye ders esnasında değil, dışarda yakaladığımız her hangi
bir zamanda ona olan güvenimizi gösterip, onun derslerine sımsıkı sarılmasını
istersek derse olan motivesini bir üst seviyeye çıkarabiliriz.
Biraz
da öğretmenin sınıf içindeki etkinliğinden bahsetmek istiyorum. Öğretmenimiz
giyimine özen gösteren ve kişisel bakımlarını yaparak her yönüyle öğrencilere
örnek oluyor.
Öğretmenin
sınıftaki liderliği yeterli düzeyde görülüyor. İstediği zaman öğrencileri
susturabilip, istediği zaman rahat bırakıyor. Öğretmenimiz öğrencilere sürekli
güler yüzle yaklaşıyor. Öğrencilerde öğretmenlerini üzmemek için uyarı
aldıkları zaman hemen görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.
Öğretmenimiz
genellikle anlattıklarını tahtaya yazıyor. Bu da biraz zaman kaybı yaşamasına
neden oluyor. Bunun yerine okursa biraz daha hızlanıp daha çok ayrıntıya yer
verebilir. Öğretmen yazarken öğrenciler kendini boşlukta hissedebiliyor ve bu
yüzdende öğrenciler ders esnasında ara sıra arkadaşlarıyla konuşuyorlar.
Öğretmenimiz
yazdıklarını anlatmaya başladıktan sonra sınıfa çok iyi hâkim oluyor ve onu
sınıfın her köşesinde görebiliyoruz. Sıkılan öğrencileri fark edince ise değişik
konulardan bahsedip öğrencilerin ilgisini hızlı bir şekilde kendi üzerine
topluyor.
Öğretmenimiz
dersin son beş dakikasını öğrencilere ayırıyor. O beş dakikada öğrencilerin
istekleri hakkında veya farklı konularda sohbet ediyorlar. Bunun faydası ise
öğrenciler bir sonraki derse kafası boşalmış ve rahatlamış bir şekilde
giriyorlar.