20 Mayıs 2014 Salı

Sınıf İçi Gözlem

SINIF İÇİ GÖZLEM

Girne Amerikan Koleji 28 Mart 2014 tarihinde Cuma günü sınıf gözlemi yaptım. Sınıf gözlemi boyunca sınıfın birçok eksikliklerini ve artılarını gördüm.
Sınıf gözlemini anlatırken ilk olarak sınıfın yapısı hakkında konuşmak istiyorum. Sınıfa ilk girdiğimde gözüme çarpan, sınıfın küçüklüğü oldu. Bu kadar küçük bir sınıfta öğretmen her çocukla ilgilenebilirdi.
Sınıfta birçok pano vardı. Bu panolarda ise sınıfın kuralları ve belli derslerden seçmeler vardı. Sınıfta büyük bir tahta ve küçük bir adet çöp kutusu ve yaklaşık on iki adet sıra bulunuyor.
Sınıfın duvarları beyaz renge boyalı. Bu da sınıfa ferahlık katıp; sınıfın daha geniş görünmesini sağlıyor. Sınıfın camından dışarıya bakınca kocaman bir ağaç gözüküyor. Ağaç yeşil renkte olduğu için öğrencilere huzur veriyor ve sınıf içinde daha sakin zaman geçirmelerini sağlıyor. Sınıfın tek camı olduğu için havalandırma açısından sorun yaşanıyor. Öğrencilerde bu sorunu önlemek için sınıfın kapısını açıyordu.
            Sınıfı bu kadar anlattıktan sonra sınıfın içinde yaşayan öğrencilerden bahsetmek istiyorum. “Yaşıyor” dememin sebebi ise öğrencilerin burada haftanın beş günü yedişer saat olmak üzere toplamda otuz beş saat geçirmeleri.
            Sınıfın küçük olması ister istemez, öğretmenle öğrenciler arasında iletişimi kuvvetlendiriyor. Öğrenciler istedikleri zaman öğretmene ulaşabiliyorlar. Sınıfın mevcudunu hiçbir zaman tam olarak görmedim ama büyük ihtimalle on kişiden oluştuğunu düşünüyorum.
            Öğrenciler derse katılıyor, merak ettikleri soruları soruyor ve dersi etkili biçimde dinlemeye çalışıyorlar. Tabi ki öğrencilerinde dersten sıkıldıkları zaman oluyor. Bu zamanlarda öğretmenle iletişime geçip biraz da olsa kendilerini derse motive etmek için uğraşıyorlar.
            Sınıfın derse tam sınıf mevcudu olarak girme konusunda sıkıntıları var. Haftada iki gün olmak üzere üç hafta derslerine gözlemci olarak girdim fakat hiç tam olduklarını görmedim.
            Sınıfta bir öğrencimiz özel gereksinime (Down Sendromu) ihtiyaç duyuyor. Öğrencilerimiz özel gereksinimli sınıf arkadaşlarına sürekli güler yüz gösteriyor. Ona sorular sorarak eğlenceli vakit geçiriyorlar. Özel gereksinimli öğrencimiz ile sınıf çok güzel bir şekilde kaynaştırılmış. Mesela öğrenciler bahçeye basketbol oynamaya gidiyor. Hem oyunlarını oynuyorlar hem de özel gereksinimli arkadaşlarıyla ilgileniyorlar.
            Sınıfta iki öğrencimiz sınıf tekrarı yapıyor. Bunu da on iki kişiye genellersek %20 oranına yakın bir başarısızlık oranına sahip oluyoruz. Bu öğrencilerin ebeveynleri, öğrencilerimizi vakıf lisesine derslerinde başarılı olsun diye gönderiyorlar.  Bir an önce bu başarısızlığın nedenlerini bulup hızlı bir şekilde çözümlemek gerekiyor.
            “Derslerinde başarısız olan öğrencilerin başarısızlık nedenleri ne?” diye sorarsak  bence bunun nedeni derse gerektiği kadar odaklanamıyorlar. İlk önce basketbol oynamayı seven öğrencimizi anlatmak istiyorum. Bu öğrenci derslere sürekli devam ediyor fakat  hiçbir derste not aldığı defter bir yanında bulunmuyor. Bu durum öğretmenimizin gözünden kaçmıyor fakat çok müsemma gösteriyor. Öğrenci de bu yüzden defterini getirme ve not alma gereği duymuyor. Bana göre burada öğretmenin yapması gereken öğrenciye bu kadar müsemmadan sonra ceza vermeli. Ceza nasıl olabilir diye düşünürsek; bu cezanın eğitici olması gerekiyor. Bu konuyla ilgili eğitici ceza denince aklıma o öğrenciye defterini getirmediği için her ders bir sonraki konuyu anlatmasını isteyebiliriz ve öğrencinin anlattığı konulardan sorumlusunuz diyebiliriz. 
            Bir diğer öğrencimizin göze en çok çarpan özelliği ise iletişim kurmasındaki rahatlığı. Bu öğrenciyi en ön sıraya oturtup, arkasına da sınıfın çalışkan öğrencilerini oturtmak öğrencimiz için en iyi yapabileceğimiz çözümlerden bir tanesidir. Bu öğrenciye ders esnasında değil, dışarda yakaladığımız her hangi bir zamanda ona olan güvenimizi gösterip, onun derslerine sımsıkı sarılmasını istersek derse olan motivesini bir üst seviyeye çıkarabiliriz.
            Biraz da öğretmenin sınıf içindeki etkinliğinden bahsetmek istiyorum. Öğretmenimiz giyimine özen gösteren ve kişisel bakımlarını yaparak her yönüyle öğrencilere örnek oluyor.
            Öğretmenin sınıftaki liderliği yeterli düzeyde görülüyor. İstediği zaman öğrencileri susturabilip, istediği zaman rahat bırakıyor. Öğretmenimiz öğrencilere sürekli güler yüzle yaklaşıyor. Öğrencilerde öğretmenlerini üzmemek için uyarı aldıkları zaman hemen görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar.
            Öğretmenimiz genellikle anlattıklarını tahtaya yazıyor. Bu da biraz zaman kaybı yaşamasına neden oluyor. Bunun yerine okursa biraz daha hızlanıp daha çok ayrıntıya yer verebilir. Öğretmen yazarken öğrenciler kendini boşlukta hissedebiliyor ve bu yüzdende öğrenciler ders esnasında ara sıra arkadaşlarıyla konuşuyorlar.
            Öğretmenimiz yazdıklarını anlatmaya başladıktan sonra sınıfa çok iyi hâkim oluyor ve onu sınıfın her köşesinde görebiliyoruz. Sıkılan öğrencileri fark edince ise değişik konulardan bahsedip öğrencilerin ilgisini hızlı bir şekilde kendi üzerine topluyor.

            Öğretmenimiz dersin son beş dakikasını öğrencilere ayırıyor. O beş dakikada öğrencilerin istekleri hakkında veya farklı konularda sohbet ediyorlar. Bunun faydası ise öğrenciler bir sonraki derse kafası boşalmış ve rahatlamış bir şekilde giriyorlar.